Eğitim, meslek hayatımız boyunca devam eden bir olgudur
Dentsem │Diş hekimliği Sürekli Eğitim Merkezi tarafından organize edilen Yumuşak Doku Cerrahisi Kursu’nda eğitmen olarak bilgi ve birikimlerini katılımcılarla paylaşan ve özellikle periodontolji ve implantoloji alanında verdiği eğitimlerle adından sıkça söz ettiren, bu alanda Türkiye’nin sayılı eğitmenleri arasında yer alan
01.03.2013
Dentsem │Diş hekimliği Sürekli Eğitim Merkezi tarafından organize edilen Yumuşak Doku Cerrahisi Kursu’nda eğitmen olarak bilgi ve birikimlerini katılımcılarla paylaşan ve özellikle periodontolji ve implantoloji alanında verdiği eğitimlerle adından sıkça söz ettiren, bu alanda Türkiye’nin sayılı eğitmenleri arasında yer alan Prof. Dr. Ateş Parlar ile ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.

Hocam öncelikle gerçekleştirdiğiniz “Yumuşak Doku Cerrahisi Kursu” ile ilgili genel bir değerlendirme yapar mısınız?

Diş hekimliğindeki yenilikçi eğitim anlayışımız ve bu anlayış sayesinde bugün geldiğimiz noktada genel branş eğitimlerinden özel konu eğitimlerine doğru geçiş yapma ihtiyacını hissediyoruz. Bugün bir eğitim gerçekleştirdik. Bu eğitim de bu anlayışımızın ve  bu konseptin başlangıç noktalarından bir tanesi oldu. Beş seneyi aşkın süredir implantoloji ve periodontoloji konusunda özel konularda eğitimleri sürdürüyoruz. Meslektaşlarımızla yaptığımız eğitim çalışmaları sonrasındaki sohbetlerde;  onların yorumları ve onların geribildirimleri doğrultusunda söyleyebilirim ki  hazırladığımız yumuşak doku ve sütür teknikleri kursu son derece olumlu ve gayet verimli bir şekilde tamamlanmıştır.   Kursa katılan meslektaşlarımız, bildiklerini düşündükleri konularda dahi her şeyi yeni baştan öğrendiklerini ifade ettikler. Ayrıca pek çok yeni şey öğrendikleri bir  kursu gerçekleştirip tamamladık. Bu kursu gerçekleştirirken çalışma arkadaşım Dr. Cem Yıldız, organizasyonu yapan DENTSEM Eğitim Kuruluşu,  ayrıca bizi malzeme, alet ve enstrüman yönünden destekleyen Güney Diş Deposu, Bioport, ve  Doğsan’da da bu eğitime katkıda bunmuş oldular. Kendilerine katkıları için ayrıca teşekkür ediyorum. Bundan sonraki eğitim çalışmalarında diliyorum ki meslektaşların da istekleri, dilekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda başka özel konularda onlarla birlikte oluruz. Onların güncel bilgi ihtiyaçlarını, deneyim ihtiyaçlarını, manüpilasyon, bakış açışı ve karar verme  ihtiyaçlarını karşılayacak bilgilerimizi onlarla paylaşmaya devam ederiz.

Son yıllarda diş hekimliğinde hızlı bir değişim yaşanıyor. Özellikle implant alanında pek çok yerli ve yabancı marka piyasaya çıktı. Bu konuda neler söylersiniz?

İmplant kullanımı elbette diş hekimliğinde son yirmi, yirmi beş yılın sıçrama tahtası oldu.    Diş hekimliğinin hem bilimsel hem de klinik uygulamadaki yönü değişti.
Artık diş hekimlerinin de bakış açısı değişti diyebilirim. Ama implant kullanımında çok dikkatli olunması gereken noktalar var. Köken olarak periodontoloji doktorası ve periodontoloji uzmanlığı yaptığım için her zaman diş korumayı ön planda tuttuğumu biliyorsunuz. Bu noktada implant uygulamaya veya implant satmaya yönelik iştahın çok dikkatli olarak algılanması gerektiğini düşünüyorum. Dünyada da implant kullanımının çok hızlı artması ve her gün yeni yeni  implant üreten firmaların piyasaya çıkması ile görüyoruz ki global olarak implant; diş hekimliği sektöründe ya da diş hekimliği uygulamalarında giderek çok daha fazla sayılarda yer bulacak. Bu demek olmuyor ki implant beraberinde her şeyi iyi noktaya doğru taşıyor! Ne yazık ki implantın günlük klinik uygulamalarında gördüğümüz kadarıyla bazen  sorunlarla da  karşılaşabiliyoruz. Bu sorunların mağduru da  elbette hastalar oluyor.    Eğitimde herkese büyük görev düşüyor. İmplant vakalarının seçimi ve  implantların uygulanması duyduğumuz heves kadar; vaka seçiminde özen ve implant yapılmış hastaların takipleri ve peri-implant dokuların sağlığı yönünden desteklenmeleri konusunda da hevesli olmamız gerektiğinin altını çizerek vurgulamak istiyorum.

Yerli implant üretimi konusundaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Çünkü bu konuda piyasada farklı değerlendirmeler yapılıyor.

Türkiye, bölgede gelişmiş bir ülkeyi temsil ediyor. Gerek bilgi üretimi, gerek kültür, gerekse endüstri ve sanayi yönünden komşumuz ülkelere önderlik etmek ve onların arasında daha ön planda bulunmak gibi bir misyonumuz olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bazı teknolojiler daha ileri ülkelerde gelişiyor. Batı ülkelerinde gelişiyor, uzak doğu ülkelerinde gelişiyor. Bunların hem üretiminde hem de tasarımında gerçekten çok dikkatli olunması gerekiyor. Ayrıca bunları üreten makinelerin de özel makineler olduğunu unutmamakta yarar var. İlk Türk Malı implan,t yanlış hatırlamıyorsam, yedi - sekiz yıl önce üretildi ve piyasaya çıktı. Bugün ülkemizde Türk Malı olarak üretilen “bir kısmı yabancı teknoloji destekli olabilir” dört veya beş implant markası artık gündemdedir. Elbette bunların hem yurt içinde hem yurt dışında satış ve  kullanımları söz konusu olacaktır. Ben bütün implant firmalarına ürünlerinin kalitesi yönünden ve satış rakamları yönünden başarılar diliyorum. Önemli olan elbette implantları sadece satmak ve pazarlamak değil ürün kalitesi daima üst düzeyde tutmak ve daha yükseklere taşımaktır. Aynı zamanda implant kullanıcısı olarak görmek istedikleri hekimlerin eğitimleri konusunda da üretici firmalara önemli rol düştüğünü söylemek istiyorum. Çünkü implant pazarından pay alan, implant üreten firmalar, bunları dağıtan firmalar bunların satışını yapan distribütörler ve bunlarla ilgili eğitim pazarlayan, eğitim organize eden firmalara da  sorumluluklar düşmektedir. Her şeyden önce implant, diş hekimliğinin diğer branşlarından farklı olarak cerrahi bir işlemle dokuların derinliklerine bir yabancı cismin yerleştirilmesi işlemi olduğu için burada hem erken dönem hem de uzun dönem komplikasyon ve problemlere karşı hekimlerin doğru şekilde yönlendirilmeleri, doğru şekilde eğitilmeleri bana göre en önemli faktörlerden bir tanesidir. Sektörde yer alan bütün kuruluşların sorumluk üstlenerek dikkatli davranmalarının önemine değinmek istiyorum.

Uzun yıllardır hem implant uygulayan hem de bir eğitmen olarak implant uygulamalarında yaşanan komplikasyonların nedenleri konusunda neler söylersiniz? Komplikasyonların ağırlıklı implant kaynaklı olduğu söylenebilir mi?

İmplant komplikasyonlarının nedenini anlayabilmek için vak’anın  doğru ve objektif olarak incelenmiş olması esastır. Yani bir implantın üretim biçimi ile ilgili materyaliyla ilgili mühendisliği ile ilgili bir hata olup olmadığını söyleyebilmek için o implantın uzun sürelerle sabit bir araştırıcı gurubu tarafından kullanılıyor olması lazım. Kaldı ki uluslararası standart ve kalite belgelerini alabilen implantlar, rutin hekim kullanımına, yani piyasaya sunulmadan önce deneysel ve klinik olarak güvenilirliği ve performansları yönünden titizlikle test edilirler. Komplikasyonların doğrudan doğruya belli bir implantın kendisine bağlı olduğunu söyleyebilmek için aynı zamanda  karşılaştırmalı araştırmalarla sağlanacak bulgular da gerekir. Dolayısıyla bir kompikasyon bir problem ortaya çıktığı zaman biz bunun altında yatabilecek birçok faktörü ayırt etmeye çalışırız. Bu noktada; faktörlerden  birincisi hekimden kaynaklanabilecek planlama hatası olabilir, ikincisi hekimden kaynaklanabilecek uygulama hataları olabilir üçüncüsü hastanın bakımı ile ilgili hatalar olabilir, tabi ki dördüncü olarak ta  implant sistemi ile ilgili problemler ortaya çıkabilir. Bu noktada implant sistemlerini ikiye üçe ayırmak mümkün olabilir. Birincisi, çok uzun yıllardır üretilmekte olan başarısı kanıtlanmış sağlamlığı güvenilirliği kanıtlanmış dünya piyasasında ön sıralarda yer alan implant sistemleri. İkincisi, gene uzun süredir piyasada olan ama bir öncekiler kadar bilimsel araştırmalarla desteklenmeyen implant sistemleri kategorize edilebilir. Üçüncü olarak ise çok yakın zamanda ortaya çıkmış ve henüz piyasada yeterince kullanılmamış denenmemiş araştırılması yapılmamış olanlardır , yani hakkında “iyidir veya kötüdür” diyemeyeceğimiz implant sistemleri de olabilir. Dolayısıyla herhangi bir  implant sisteminin ne kadar güvenilir olup olmadığı konusunda benim bir yorum yapamam doğru olmaz. Bunu kanıtlamak, yani implant sistemlerini güvenilir ve başarılı bir implant sistemi olduğunu kanıtlamak üreten firmanın sorumluğunda olan bir şeydir. Eğer firma bunu kanıtlamak istiyorsa bu güveni oluşturmak istiyorsa üniversitelerle ve araştırma kuruşlarıyla yapacağı ortak çalışmalarla, bağımsız çalışmalarla, uzun süre takipli klinik çalışmalarla bu güvenilirliği belgelendirmeli ve bulgulandırmalıdır. Yoksa bireysel olarak hekimler “bu implant sistemi başarılıdır iyidir bu implant sistemi başarısızdır – kötüdür” derse bu benim tarafsızlık anlayışımla bağdaşmaz.

Diğer pek çok alanda olduğu gibi özellikle diş hekimliği alanında da mezuniyet sonrası eğitimler konusundaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Eğitim meslek hayatı boyunca devam eden bir olgudur. Mesleğiniz ile ilgili eğitim almaya devam edersiniz  ve öğrenmeye devam edersiniz. Hayat boyunca da hayat ile ilgili şeyler öğrenmeye devam edersiniz. Dolayısıyla öğrenmenin ne yaşı vardır ne de sonu vardır. Öğrenmeye devam ettikçe daha çok şey öğrenmek gerektiğini de  algılamaya başlarsınız. Dolayısıyla mesleğimizde de hele ki fakültedeki öğrencilik yıllarımızda görme ve uygulama imkanı bulamadığımız daha ileri branşlar olan daha ileri uygulamalar olan implant uygulamaları gibi konularda ister istemez bilgi eksiklerimizi mezuniyet sonrası eğitimlerle karşılamak durumundayız. Yıllardır bu tip eğitimlerin eksikliklerini biliyoruz. Uzun zamandır bu eğitimlerdeki eksiklik, implant dağıtımı yapan firmalar tarafından gerçekleştiriliyordu. Ülkemizde yaklaşık beş altı yıldır artık bağımsız eğitim kuruluşları öğretim üyeleriyle veya klinisyenlerle birlikte eğitim organize ediyorlar. Ve organize ettikleri bu  eğitimleri meslektaşlarımızın hizmetine sunuyorlar. Dilerim ki önümüzdeki günlerde veya yıllarda diş hekimliği fakülteleri de mezuniyet sonrası eğitimler konusunda daha istekli olsunlar ya da meslek kuruluşumuz olan Türk Diş Hekimleri Birliği meslektaşlarımızın mezuniyet sonrası eğitimleri konusunda daha aktif ve etkin görev alabilsin bu eğitimler şu an için bildiğim kadarıyla diş hekimleri odalarının bireysel çabalarıyla sürmekte. Bazı odalar daha aktif, bazı odalar bu konuda biraz daha az faaliyet yapar durumda kalabilmekteler.
 
Meslektaşlarımız, eğitim - mezuniyet sonrası eğitimi  (hangi kaynaktan gelirse gelsin) mesleklerini ve uygulamalarını geliştirerek sürdürebilmeleri için mutlaka ihtiyaç duydukları ve bundan yaralanmaları gereken bir unsur olarak değerlendirmelidirler.